Okuma bozukluğu (disleksi); "bireyin kronolojik yaşı,ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, doğru okuma, hız ya da okuduğunu anlamada, beklenenin önemli ölçüde altında tespit edilen okuma başarısı" olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşıldığı gibi, okuma güçlüğü; sadece yanlış ya da hatalı okuma değil, aynı zamanda, okumanın yavaşlığı ve okuduğunu anlama ve anlatabilme becerisindeki yetersizlik olarak da görülebilmektedir
Okuma güçlüğü, özgül öğrenme güçlüğünün neredeyse yarısını oluşturan ,okul çağı çocuklarının % 10-15'inde görülen, erkeklere daha fazla rastlanan ve "disleksi" olarak da adlandırılan alt gruptur.
Okuma, "sözcüklerin duyu organları yoluyla algılanıp anlamlandırılması, kavranması ve yorumlanmasına dayanan zihinsel bir etkinliktir" ve görme, hatırlama, seslendirme ile değerlendirme gibi çeşitli eylemleri içermektedir. Okumanın gerçekleşmesi ise dikkat, algılama bellek, anlama, akıl yürütme, fonolojik farkındalık, kodlama becerisi, genel zeka gibi birbirleriyle ilişkili pek çok bileşenin, birlikte ve koordineli çalışması ile gerçekleşmektedir. Okuma, yazının algılanması ile başlayıp, harflerin tanınıp ayırt edilmesi, kelime olarak yeniden birleştirilmesi ile devam eden ve içeriğin kavranması (anlama) ile de son bulan bir süreçtir Ancak okuma için kelime tanıma, anlama gibi en az iki bileşenin düzgün işlemesi gerekmektedir . Yazılı kelimeyi tanıma ve telaffuz etme olarak tanımlanan kelime tanımanın gerçekleşmesi için basılı sembolleri (harfleri) anlamlı bilgiyi temsil eden seslere çevirmek gerekmektedir. Daha yüksek bilgi işleme düzeyi gerektiren kavrama ise, konuşulan dili anlama becerisidir. Hem dinlediğini hem de okuduğunu anlamayı kapsar ve kişinin okuduğunu anlaması için, akıp giden metin içindeki kelimeleri tanıması ve belleğinde anlamını birleştirebilmesi gerekmektedir. Okuma eyleminin bir değer taşıyabilmesi için anlama ile sonuçlanması gerekir, aksi halde okuma hiçbir işe yaramayan mekanik bir eylem haline gelmektedir
Okula başlayan bir çocuğun temel akademik faaliyeti okuma-yazmayı öğrenmekle başlar. İlkokul programları düşünüldüğünde, okumanın her derste önemli bir yeri olduğu, öğrenmenin çok büyük ölçüde okumaya dayandığı bilinmektedir. Neredeyse tüm dersler okuma becerisi gerektirdiği için de okuma ya da okuduğunu anlamada zorluğu olan çocuğun başarısının da olumsuz etkileneceği, okul yaşamı boyunca birçok konuda güçlük yaşayabileceği düşünülmektedir.